İnsan kaynakları departmanı nasıl yazılır ?

Melis

New member
İnsan Kaynakları Departmanı Nasıl Yazılır? – Ciddiyetle Mizah Arasında İnce Bir Çizgi

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size öyle bir konudan bahsedeceğim ki, hem ofis çalışanlarını hem de klavyesiyle savaşan evden çalışanları derinden sarsacak: “İnsan Kaynakları Departmanı nasıl yazılır?”

Evet, kulağa basit geliyor ama değil. Çünkü bu sadece bir yazım meselesi değil; içinde kurumsallık, duygusallık, diplomasi ve bol miktarda kahkaha barındıran bir hayatta kalma mücadelesi! Gelin, bu departmanın adının yazımından, ruhunun mizahına kadar hep birlikte bakalım.

---

‘İnsan Kaynakları’ mı, ‘insan kaynakları’ mı? İşte ofis dedektiflerinin sonsuz tartışması

Her şirkette bir dilbilgisi polisi vardır. PowerPoint sunumunda “İnsan Kaynakları” yazıldığı anda bir köşeden “O ‘İ’ büyük olacak ama ‘kaynakları’ küçük harfle yazılacak!” diyen biri çıkar.

Diğer köşeden ise özgür ruhlu bir çalışan, “Ya sonuçta hepimiz insanız, bırakın küçük harflerle yaşayalım,” diye karşı çıkar.

İşte orada toplantı iptal edilir, tartışma alevlenir, kahveler dolar, ve kimse fark etmeden üç saat “departmanın adı nasıl yazılır” üzerinden geçer.

Aslında TDK’ye göre doğru yazım “İnsan Kaynakları”dır; çünkü özel bir birim adıdır. Ama işin ironik kısmı şu: O kadar “insan” vurgusu yapılır ama bazen en az “insan” davranan birim de o olur. Bu yüzden forumdaşlar, gelin bu başlıktan bir felsefe çıkaralım: İnsan Kaynakları büyük harfle yazılır, ama insanlık küçük harfe düşmesin!

---

Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: “CV’yi Excel’de Pivotlayalım!”

İnsan Kaynakları departmanını erkek gözüyle düşündüğümüzde ortaya genellikle “çözüm odaklı”, “stratejik”, “verimlilik raporlarıyla donanmış” bir tablo çıkar.

Bir erkek yönetici şöyle diyebilir:

> “Arkadaşlar, aday sayısı 400. Bunları Excel’de sıralayıp KPI’a göre puanlayalım.”

Ve o anda bir kadın çalışan sabırla dinleyip gülümser, çünkü bilir ki o tabloya birinin “Ayşe Hanım telefonda çok sıcak konuştu” notunu düşmesi gerekir. İşte o kadın da genelde İK departmanından biridir.

Erkek çalışanlar için İnsan Kaynakları; net hedefler, verimlilik, işe alım süreçlerinin “stratejik” yönetimiyle ilgilidir. Ama kadın çalışanlar için aynı süreç, insanların hikâyeleriyle dolu bir yolculuktur. Bir erkek “Aday 2 yıl deneyimli” derken, bir kadın “Ama neden 2 yıl aradan sonra yeniden çalışmak istiyor, bir bakalım,” diyebilir.

Sonra ikisi yan yana gelir, biri tabloda filtre açar, diğeri adayın gözlerindeki ışıltıyı yorumlar… ve ortaya mucizevi bir işe alım kararı çıkar.

Kısacası: Erkekler İK’yı mühendis gibi yönetir, kadınlar ise romancı gibi yazar.

---

Kadınların Empatik Yaklaşımı: “Bu adayda potansiyel var, kahve içerken anladım.”

Kadınlar için İnsan Kaynakları yalnızca bir “departman” değil, bir “enerji alanı” gibidir.

Bir adayla görüşmeden önce CV’sine değil, o kişinin LinkedIn profilindeki kedi fotoğrafına bile dikkat ederler. Çünkü oradan bile “takım çalışmasına yatkın mı değil mi” çıkarımı yapabilirler.

Bir kadın İK uzmanı şöyle der:

> “Ben bu adayı hissettim. Telefonda ses tonu pozitifti.”

Bir erkek İK uzmanı hemen atlar:

> “Ama test sonucunda 67 almış, bizim ortalamamız 75 olmalı.”

İşte bu noktada İnsan Kaynakları bir satranç tahtasına döner: empati hamlesi mi, veri hamlesi mi?

Ama işin güzelliği şu ki, ikisi birleştiğinde mükemmel denge oluşur. Kadınların sezgisiyle erkeklerin analitikliği birleştiğinde ortaya “hem çalışanı mutlu eden hem şirkete kazandıran” kararlar çıkar.

---

İnsan Kaynakları Maili Yazmak: Bir Sanat, Bir Dram

Bir de şu efsanevi durum vardır: İnsan Kaynakları’ndan mail almak.

Başlıkta “Bilgilendirme” yazıyorsa, kalp ritmi yükselir.

“Performans değerlendirmesi hakkında” diyorsa, kahve otomatik olarak sertleşir.

Ama en korkulanı: “Yeni organizasyon yapısı” konulu maildir. Çünkü kimsenin anlamadığı bir PowerPoint şemasıyla birlikte “dikey yapılanma” falan denir ve herkesin unvanı değişir.

İK maili yazmak da apayrı bir beceridir.

Kadın İK’cılar genellikle yumuşak başlar:

> “Sevgili ekip arkadaşlarım, önümüzdeki hafta için çok heyecanlı bir duyurumuz var!”

Erkek İK’cılar daha doğrudandır:

> “Haftaya yapı değişiyor. Detaylar ekte.”

Ve her ikisinin de altında gizli bir mesaj vardır: Hazır olun, değişim geliyor!

---

Kültürel Farklar: Her Ülkenin İK’sı Kendi Mizahını Yazar

Amerika’da İnsan Kaynakları “HR” kısaltmasıyla bir süper kahraman gibidir: “HR is here to help!”

Japonya’da ise çalışanlar İK’dan değil, kendi vicdanlarından çekinirler; kimseye uyarı maili atmaya gerek yoktur.

Türkiye’de ise İK biraz anne, biraz baba, biraz da dedikodu komşusu gibidir.

Bir yandan disiplin mektubu yollar, diğer yandan doğum günü pastasını keser.

Bir çalışan istifa ettiğinde önce “Neden?” diye sorar, sonra sessizce WhatsApp grubundan çıkarır.

Bu yönüyle Türk İK’sı hem geleneksel hem modern; hem otoriter hem de yufka yüreklidir.

---

Forumdaşlara Soruyorum: Sizin İK Anınız Ne?

Peki sevgili forum ahalisi, siz hiç İnsan Kaynakları’yla efsanevi bir deneyim yaşadınız mı?

Size “aile gibiyiz” deyip sonra maaş bordrosunda soğuk bir sürpriz yapan oldu mu?

Ya da işe alım sürecinde “biz bir takımız” deyip, sonra kimsenin birbirine ‘günaydın’ demediği bir ofise mi girdiniz?

Burada kimse yargılamaz, sadece güleriz. Çünkü hepimiz bir şekilde o meşhur “İK toplantısı”ndan geçtik.

Hadi paylaşın, kahkahayla öğrenelim: Sizce İnsan Kaynakları gerçekten “insan” mı, yoksa “kaynak” kısmında mı daha güçlü?

---

Sonuç: İnsan Kaynakları Yazılır, Ama Yaşanır

Sonuçta sevgili forumdaşlar, “İnsan Kaynakları” nasıl yazılır sorusunun tek bir doğru cevabı yok.

Çünkü bu kelimeler sadece bir departmanın adı değil, her gün ofislerde yaşanan küçük dramların, kahkahaların ve umutların ortak adıdır.

Doğru yazım “İnsan Kaynakları” olsa da, doğru anlam “insan olmayı unutmayan kaynaklar”dır.

Yani mesele harf değil, kalptir.

Şimdi söz sizde!

Klavyesini eline alan tüm forumdaşları bekliyorum:

Sizin gözünüzde İK nedir? Bir mizah sahnesi mi, yoksa ofisin kalbi mi?

Yorumlarınızı bekliyorum, çünkü bu departman yalnızca yazılmaz, birlikte yaşanır!
 
Üst